UNUTMA LÜKSÜMÜZ YOK!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
23 Nisan Çarşamba sabahı… Herkesin çocuklarla dolu bir bayram sevincine hazırlandığı o sabah, İstanbul 6.2 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı. Sarsıntı, sadece İstanbul'u değil bizi de derinden etkiledi. İzmir'de de güçlü bir şekilde hissettik. İstanbul’daki arkadaşlarımla hemen telefonda konuştum. Yaşadıkları paniği, kelimelerin ötesinde hissettim. Kimisi çadırlarda sabahladı, kimisi gecenin karanlığında arabasına sığınıp uyumaya çalıştı. Sadece onlar değil, biz de buradan sarsıldık. Sadece fiziken değil, ruhen de... Kütahya da sallandı İstanbul’un ardından bugün Kütahya’dan gelen deprem haberleri de yüreklerimizi bir kez daha ağza getirdi. Peş peşe yaşanan sarsıntılar, bu ülkenin üzerinde bir deprem gerçeği olduğunu bir kez daha hatırlattı. Türkiye bir deprem ülkesi. Bunu artık bilmeyen kalmadı. Ancak bilmek yetmiyor. Kabul edip harekete geçmek gerek. Ne yazık ki yıllardır bu gerçekle yaşıyoruz ama yaşadığımız acılardan yeterince ders çıkarmıyoruz. Unutuyoruz. Üzerini örtüyoruz. Oysa o tehlike hep yanı başımızda duruyor. Biz bu tehlikenin üstünde yaşıyoruz. Her an gelebilir, her an yıkabilir... 6 Şubat'ı unuttuk mu? Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri, hafızalarımıza kazınmış bir yara gibi. On binlerce can yitirdik, şehirlerimiz haritadan silindi, bir gecede binlerce çocuk öksüz kaldı. Bu acıyı yaşadıktan sonra hala aynı ihmallerle yaşamaya devam etmek, en hafif tabirle akıl dışı. Büyük tehlike kapıda Uzmanlar yıllardır uyarıyor... İstanbul'da ve İzmir’de büyük bir depremin olması an meselesi. Ve her yeni sarsıntı, bu gerçeği daha da yaklaşan bir tehlikeye dönüştürüyor. İstanbul’da binlerce riskli bina hala kullanılıyor. İzmir’de ve İstanbul'da özellikle eski yapıların yoğun olduğu semtlerde olası bir sarsıntı, telafisi olmayan sonuçlara yol açabilir. Biz bu illerde yaşayan milyonlarca insan, her gün o binaların gölgesinde yaşıyoruz. Uyuyoruz, çalışıyoruz, Hepimiz bu riskin içinde, göz göre göre yaşıyoruz. Önlem, önlem, önlem... Deprem değil, ihmal öldürür diyoruz ama yine unutuyoruz. Her yeni felaketten sonra bir süre korkuyor, sonra normalleşiyoruz. Oysa kalıcı çözüm korkmak değil, önlem almak. Bireysel değil, toplumsal bir seferberlik gerekiyor. Depremden sonra değil, depremden önce hazırlıklı olmalıyız. Her ne kadar o an paniklemekten kednimizi alamasak da Deprem korkusu bizim kaderimiz olmak zorunda değil. Bilinçli, hazırlıklı, denetlenmiş ve planlanmış bir şehirde yaşamak mümkün. Bilimin, aklın ve vicdanın rehberliğinde bir araya gelmeli, artık bu topraklarda acılara değil, önlemlere yatırım yapmalıyız. Çünkü unutmayalım, zaman hızla akıyor. Geç kalmak, hayatlarımızı riske atmak demek. Şimdi harekete geçmezsek, sonra çok geç olabilir. Tekrar görüşünceye kadar hoşçakalın...
 
Geri
Üst