A
Admin
Yönetici
Yönetici
İstanbul’da geçtiğimiz haftalarda meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından Kariyer.net, Marmara Bölgesi’ndeki çalışanların afetlere hazırlık konusundaki duygu durumlarını ve beklentilerini ölçümleyen dikkat çekici bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma, iş dünyasının depreme hazırlık konusunda önemli eksiklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyarken, Marmara Bölgesi’ndeki çalışanların yüzde 80’inin endişeli olduğunu, yüzde 35’inin ise deprem riski nedeniyle taşınmayı düşündüğünü gözler önüne seriyor…
Bin 500’ün üzerinde katılımcıyla yapılan araştırmaya göre, Marmara Bölgesi’ndeki çalışanların yüzde 80’i meydana gelen veya olası depremler nedeniyle endişeli. Katılımcıların yalnızca yüzde 7’si kendini güvende hissederken, yüzde 57’si doğrudan tedirgin olduğunu belirtiyor. Deprem sonrası yaşanan kaygı düzeyi, 2023’teki Kahramanmaraş depremleri sonrası yapılan araştırmayla benzerlik gösteriyor.
Araştırma, deprem sonrası uzaktan veya hibrit çalışmaya olan talebin de arttığını gösteriyor. Halen sürekli olarak ofiste çalışanların oranı yüzde 82 seviyesindeyken, katılımcıların yüzde 70’inden fazlası hibrit modelde çalışmak istiyor. Bu durum, özellikle İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde güvenlik kaygısıyla birleşerek çalışma modellerinde değişim beklentisini öne çıkarıyor.
Araştırmaya göre Marmara’daki çalışanların yüzde 35’i deprem riski nedeniyle taşınmayı planlıyor. Oturduğu bölgeye ve binasına güvenenler ise bu kararı almıyor. Bu veriler, deprem riskinin kentten kaçışı tetikleyen unsurlar arasında yer aldığını ve uzaktan çalışma olanaklarının bu göç eğilimini doğrudan etkileyebileceğini gösteriyor.
Katılımcıların yalnızca yüzde 38’i çalıştıkları binaların depreme dayanıklı olduğunu düşünüyor. Yüzde 40’ı ise bu konuda bir fikri olmadığını belirtiyor. Bu belirsizlik, kurumların afet hazırlığı konusunda daha fazla şeffaflık ve iletişim ihtiyacı olduğuna işaret ediyor.
Çalışanların yüzde 55’i şirketlerinin deprem sonrası aldığı önlemleri yetersiz buluyor. Bu görüşte olanların büyük bölümü, mevcut aksiyonların sürdürülebilir olmadığını vurguluyor. Özellikle afet eğitimi ve tatbikatların eksikliği dikkat çekerken, yüzde 76’lık bir kesim şirketinden hiçbir afet eğitimi almadığını ifade ediyor. Eğitim talebinde bulunanların oranı ise yüzde 60’ı aşıyor.
Ayrıca, çalışanların yüzde 65’inden fazlasının bireysel bir afet planı dahi bulunmuyor. Bu sonuçlar, hem bireysel hem kurumsal düzeyde afetlere hazırlık konusunda önemli açıklar olduğunu gözler önüne seriyor.
Fatih Uysal
Kariyer.net CEO’su
“Araştırmamızın sonuçlarına göre depreme hazırlık adına almamız gereken bir yol olduğunu söylemek mümkün. Şirketlerin çalışanlarının psikolojik güvenliğini göz önünde bulundurarak afet planları oluşturması ve düzenli afet tatbikatları yapması oldukça kritik öneme sahip. Bireyler olarak da olası afetler için planımız olmalı. Çalışanlarımızın güvenliğini sağlamak, onlara güvenli bir çalışma ortamı sunmak; sadece fiziksel değil, psikolojik güvenliklerini de göz önünde bulundurmayı gerektiriyor. Bu nedenle, şirketler çalışanlarına afet eğitimleri sunmalı, afet anında nasıl hareket edilebileceği konusunda bilgilendirme yapmalı ve en önemlisi, afet sonrası moral ve psikolojik destek sağlamalıdır.”
Bin 500’ün üzerinde katılımcıyla yapılan araştırmaya göre, Marmara Bölgesi’ndeki çalışanların yüzde 80’i meydana gelen veya olası depremler nedeniyle endişeli. Katılımcıların yalnızca yüzde 7’si kendini güvende hissederken, yüzde 57’si doğrudan tedirgin olduğunu belirtiyor. Deprem sonrası yaşanan kaygı düzeyi, 2023’teki Kahramanmaraş depremleri sonrası yapılan araştırmayla benzerlik gösteriyor.
Uzaktan çalışma talebi artıyor
Araştırma, deprem sonrası uzaktan veya hibrit çalışmaya olan talebin de arttığını gösteriyor. Halen sürekli olarak ofiste çalışanların oranı yüzde 82 seviyesindeyken, katılımcıların yüzde 70’inden fazlası hibrit modelde çalışmak istiyor. Bu durum, özellikle İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde güvenlik kaygısıyla birleşerek çalışma modellerinde değişim beklentisini öne çıkarıyor.
Her üç çalışandan biri taşınmayı düşünüyor
Araştırmaya göre Marmara’daki çalışanların yüzde 35’i deprem riski nedeniyle taşınmayı planlıyor. Oturduğu bölgeye ve binasına güvenenler ise bu kararı almıyor. Bu veriler, deprem riskinin kentten kaçışı tetikleyen unsurlar arasında yer aldığını ve uzaktan çalışma olanaklarının bu göç eğilimini doğrudan etkileyebileceğini gösteriyor.
İş yerlerinin depreme dayanıklılığı sorgulanıyor
Katılımcıların yalnızca yüzde 38’i çalıştıkları binaların depreme dayanıklı olduğunu düşünüyor. Yüzde 40’ı ise bu konuda bir fikri olmadığını belirtiyor. Bu belirsizlik, kurumların afet hazırlığı konusunda daha fazla şeffaflık ve iletişim ihtiyacı olduğuna işaret ediyor.
Şirket aksiyonları yetersiz ve sürdürülebilir değil
Çalışanların yüzde 55’i şirketlerinin deprem sonrası aldığı önlemleri yetersiz buluyor. Bu görüşte olanların büyük bölümü, mevcut aksiyonların sürdürülebilir olmadığını vurguluyor. Özellikle afet eğitimi ve tatbikatların eksikliği dikkat çekerken, yüzde 76’lık bir kesim şirketinden hiçbir afet eğitimi almadığını ifade ediyor. Eğitim talebinde bulunanların oranı ise yüzde 60’ı aşıyor.
Ayrıca, çalışanların yüzde 65’inden fazlasının bireysel bir afet planı dahi bulunmuyor. Bu sonuçlar, hem bireysel hem kurumsal düzeyde afetlere hazırlık konusunda önemli açıklar olduğunu gözler önüne seriyor.
“Şirketlerin afet planları oluşturması ve tatbikatlar yapması kritik öneme sahip”
Fatih Uysal
Kariyer.net CEO’su
“Araştırmamızın sonuçlarına göre depreme hazırlık adına almamız gereken bir yol olduğunu söylemek mümkün. Şirketlerin çalışanlarının psikolojik güvenliğini göz önünde bulundurarak afet planları oluşturması ve düzenli afet tatbikatları yapması oldukça kritik öneme sahip. Bireyler olarak da olası afetler için planımız olmalı. Çalışanlarımızın güvenliğini sağlamak, onlara güvenli bir çalışma ortamı sunmak; sadece fiziksel değil, psikolojik güvenliklerini de göz önünde bulundurmayı gerektiriyor. Bu nedenle, şirketler çalışanlarına afet eğitimleri sunmalı, afet anında nasıl hareket edilebileceği konusunda bilgilendirme yapmalı ve en önemlisi, afet sonrası moral ve psikolojik destek sağlamalıdır.”