A
Admin
Yönetici
Yönetici
Diyanet’in 2 Mayıs 2025’teki Cuma hutbesi,’’ Nefsi ve Nesli İfşat Eden Büyük Günah: Zina ‘’ başlığını taşıyormuş. Bu hutbe, Mustafa Mutlu’nun 3 Mayıs’taki yazısına göre ülkemizdeki 89 bin 817 caminin 89 bin 816’sında okunmuş. Erkekle kadının başbaşa kalması harammış. Kadın, sadece kadınlarla görüşsün, çalışmasın, alışverişe çıkmasın falan… Zina, Türk Ceza Kanunu’na göre tam da suç olacakken devreye AB girdi ve zina devre dışı bırakıldı. Bu unutuldu mu ? Zinayı suç olmaktan çıkaran AKP… 2 Mayıs’ta bir cami hariç tüm camilerde Cuma hutbesinde zinayla ilgili anlatılanlar Diyanet imzalı… Bana kalırsa Goebbels, vaktiyle Türkiye’den bir kadınla evliydi. Bu denli ikiyüzlülük, bu denli riya ve yalan çünkü ancak onun ardıllarının işi olmalı. 8 yıllık başkanlığı döneminde toplam 45 ülkeye 120 ziyarette bulunan, dünyayı 13 kez turlamış olan Ali Erbaş’ın Diyanet’i nasıl olur da bilmez zinanın Türk Ceza Kanununa göre suç olmadığını, bunun da AB zoruyla ya da ricasıyla kabul edildiğini… Tüm gezi ve ziyaretlerinde beş yıldızlı otellerde bizlerin parasıyla konaklayan/ yiyen içen Ali Erbaş bir kez olsun Anıtkabir’e uğramış da değil… Atatürk’e ayyaş diyenle ruh ikizi. Gazeteciler çok yazdı bunları. Yinelemekte yarar var diye yazdım ben de… * Güçlü olana tapan, haklıyı değil güçlüyü tutan insanlardan nefret ediyorum. Böyleleriyle öğretmenlik yaptığım yıllarda çok karşılaştım. Kanal İstanbul konusunda da Çevre Bakanı ‘’ Gündemimizde Kanal İstanbul konusu yoktur.’’ Derken bir gün sonra Ulaştırma Bakanı ise ‘’ Bu konuda net bir irademiz var. Kanal İstanbul’u biz kesinlikle yapacağız.’’diyor. Sanırsınız ki bakanlığın birini AKP yönetiyor diğerini de bir başka erk… Komik değil mi bu ? Ah ulan Goebbels! Muhafazakar iktidarın döneminde olan şu skandala bakın siz… Eski bir vali ile emekli bir albay define ararken yakalanıyor. Tuz koktu diyorlar ya… O hesap! İşitmiş ya da okumuşsunuzdur. ‘’ Gülümseyen kadınların yer aldığı reklam afişleri gericiler tarafından sansürlendi.’’ haberi yer aldı gazetelerde. Bandırma’da 4 çocuğa cinsel istismarda bulunan imamla ilgili haberi Turhan Çömez’den öğrendik. O Turhan Çömez ki yalan yanlış bilgiyi paylaşmaz bir siyasetçidir. İnanırım her sözüne. BirGün haberine göre de ‘’ Evinden 26 kilogram altın ve 2 milyon dolar çıkan DHMİ eski daire başkanı Mehmet Cemil Acar, 31 Aralık tarihinde eşine gönderdiği 139 bin doların doğum günü hediyesi olduğunu ileri sürdü. Ancak eşinin doğum gününün 8 Temmuz olduğu ortaya çıktı.’’ Ağzınızı burnunuzu buruşturur gibi olduğunuzu tahmin ediyorum. Pişkinlikle ilgili bir habere geçelim isterseniz… ‘’ Hamdolsun, bugün dünyada ekonomik zorluklar, krizler, işsizlik dalgaları birçok ülkeyi sarsarken Türkiye; büyüyen, güçlenen, üretim ve istihdamda rekorlar kıran bir ülke haline gelmiştir.’’ Kim mi söylüyor bunu? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan… Ben yemek arasında su ya da ayran içerim genellikle. Bu bey, ne içiyor anlamış değilim. Ama mutlaka içiyor bu bey ama ne? Çünkü içmese bir şeyler bu kadar kafayı bulamaz ! İtalyan meslektaşlarıma çok kızdım geçtiğimiz hafta… Corriere della Sera, manşetinde ‘’ İmamoğlu hapiste bile olsa Erdoğan’ı yenecek.’’dedi ya… O gün RTE Roma’daydı. RTE’nin bu manşete olan tepkisini sorsaydınız ya! Bizdeki gibi sizleri apar topar içeri atamaz ki… Sosyal medyada gördüm. Son günlerin belleklere çakılması gereken konusu bence şu olmalı: ‘’ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP döneminde belediyenin tam 13 katrilyon zarara uğratıldığını fakat bakanlığın soruşturma izni vermediğini açıkladı.’’ İmamoğlu’na duyulan öfke acep bundan mı diyesi geliyor insanın. Biraz da magazin diyelim… 1 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’ndaydım. Pür dikkat İlkay Akkaya’yı dinledim. Türkçe ve Kürtçe şarkılar/ türküler söyleyen İlkay Akkaya’yı… Kendi kendime söylendim, neden hep Kürtçe ve Türkçe? 1 Mayıs, işçi sınıfının birlik- dayanışma günü değil mi? İtalyanca, Farsça, Rumca şarkılar/ türküler de yakışmaz mıydı Gündoğdu’daki arkadaşlara? Söylemeden geçemeyeceğim, İlkay Akkaya; sesiyle/ duruşuyla ve kıyafetiyle gönlümde taht kurdu o gün. Üstünde bir siyah gömlek, altında bir kot… Hanımefendilerin hanımefendisiydi doğrusu… Sanatını icra etti ve ayrıldı sahneden. Aynı günlerde İrem Derici adında bir kadın da Alaçatı’da bir külot bir sütyenle sahnedeydi. Üzerinde de bir tül… Muhafazakar iktidarın iki kilo sakallı maaşlıları her yılbaşında cadde cadde dolaşıp insanlara yılbaşının haram olduğunu anlatırken nedense aynı güruh varsılların izlediği o konserlere gidip müşterilere ve çıplak şarkıcıya ‘’ Sizin yaptığınız ayıptır, günahtır.’’ diyemiyor. O mekânlara sokulmayacaklarını adları gibi biliyor köftehorlar! ‘’ Din adamları, ezen sınıfın asalağıdır.’’ demiş ya bir feylesof… İrem Derici’nin sahne aldığı mekâna gelenler de hep ezen sınıftan… Varsıllar, keyiflerinin kaçmasına izin verir mi hiç? O şalvarlı- sakallı mollalara sormak gerek, 1999 depreminden sonra 26 yıldır ‘’ Deprem Vergisi ‘’ diye toplanan paralar ne oldu diye hiç sordunuz mu? 1999-2023 yılları arasında deprem için toplanan miktar 42 milyar 650 milyon dolar. Aklınızın ucuna geldi mi bunun hesabını sormak? İstanbul’da geçtiğimiz günlerde bir deprem yaşandı ya… Anında deprem çantası ve çadırlara zam yapanlara ‘’ Sizin yaptığınız iş İslâm ahlâkına sığmaz, yapmayın etmeyin! ‘’ gibi nasihatta bulundunuz mu hiç? * Türkiyeli bir gazetecinin Vanuatu adası ya da Fransız Polinezyası’ndaki iktidar sahiplerine ayar vermesi ne mantıklı olur ne de olası… Benim de Karşıyakalı olarak Ağrı’nın Patnos’undaki belediyenin işlerine burnumu sokmam ne gerekir ne de zorunluluk olur. O, Patnoslu gazetecilerin işi! * Karşıyaka’da hiç de az olmayan sayıda çocuk kitapları yazarı arkadaşlar varken, Karşıyaka’da Çiğli’den çok daha fazla çocuk yaşıyorken Çiğli’de; 1- 6 Mayıs tarihleri arasında 1. Çiğli Çocuk Kitap Günleri’nin düzenlenmiş olması, Feyza Hepçilingirler’in ‘’Onur Konuğu ‘’ olarak ağırlanması ister istemez düşündürüyor biz Karşıyakalıları. Bravo Onur Emrah Yıldız Başkan, diyesim geliyor. Neden Bravo Yıldız Başkan demeyelim ki… İkide bir yinelediğim bir konu şu; Karşıyaka Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, ehil ellerde değil! Minik okurlar için olağanüstü güzellikte bir etkinlik olan bu şenliğe katılan anne ve babaların mutluluğunu Karşıyaka’dan görebiliyorum. Miyop olsam da… Neden Karşıyakalı anneler babalar ve çocuklar bu mutluluğu yaşamazlar? Burnumuzun dibindeki Çiğli Belediyesi’ni bu etkinlik için alkışlıyorum! Darısı Karşıyaka Belediyesi’nin başına! * Bu yazıyı sabahın erken saatlerinde bana ’’3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü/ Gazeteciler; gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.’’ iletisini gönderen değerli Emekli Vali Temel Koçaklar’a armağan ediyorum. Her önemli günde ileti göndermeyi ihmal etmeyen Temel Koçaklar’a saygıyla…